Cinsel tiksinti bozukluğu yani cinsel ilişkiden ve cinsel ilişkiyi başlatan hareketlerden tiksinme ve buna bağlı olarak kaçınma durumu olarak ifade edilebilir.
Sexual Aversioan Disorder kısaca SAD olarak da bilinen bu durum kadınlarda ve erkeklerde görülse de yapılan araştırmalar sonucunda sorunun kadınlarda çok daha fazla görüldüğü bilinir.
Cinsel Tiksinti Bozukluğu Neden Olur?
Cinsel tiksinti bozukluğuna neden olan durumlara bakıldığı zaman çocukluktan ya da aileden gelen sorunlarla karşılaşılır. Muhafazakâr bir çevrede büyümek, cinselliğin tabu olarak görüldüğü toplumlarda yaşamak, aile içi şiddet, cinselliğin yanlış algılanması veya öğretilmesi cinsel tiksinti bozukluğuna neden olabilir.
Kişinin cinselliğin tabu olduğu bir ortamda yetişmesi eşiyle arasındaki ilişkinin doğrudan etkilenmesine neden olur. Cinsel ilişkinin muhafazakâr çevrelerde kötü ve yanlış bir durum olarak lanse edilmesi; kişinin evlilik öncesi cinsel ilişki yaşamasına engel olmak için cinselliğin kötülenmesi de ilerleyen dönemlerde cinsel tiksinti bozukluğuna yol açabilir.
Bunların yanı sıra çocukluk döneminde yaşanan bir travma ya da kişinin cinsel şiddete maruz kalması; taciz, tecavüz ya da istismar gibi durumlar cinsel tiksinti bozukluğuna neden olabilir. Cinsel tiksinti bozukluğuyla birlikte anksiyete, OCB yani obsesif kompulsif bozukluk, anksiyete sorunları ya da travma sonrası stres bozukluğu gibi farklı hastalıklar da ortaya çıkabilir.
Cinsel tiksinti bozukluğu çoğu zaman vajinismus ile karıştırılsa da bu iki sorun birbiri ile alakalı değildir. Cinsel tiksinti bozukluğu cinsel ilişkiye karşı iğrenme duygusunun ortaya çıkması olarak tanımlanırken vajinismus kişinin istese de korkuları sebebiyle cinsel ilişki esnasında kasılması halidir.
Cinsel Tiksinti Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?
Bu sorunun tedavisinde psikoterapi mutlaka bireysel ya da çift olarak uygulanmalı. Kişinin bilinçaltına yerleşmiş olan, travma oluşturabilecek herhangi bir sorun varsa bu sorun gün yüzüne çıkarılmalı ve kişinin sorunuyla yüzleşmesi sağlanmalı.
Psikoterapi ile birlikte özellikle çiftlerin birbirlerine olan davranışlarının ve bakış açılarının değişmesi için çeşitli egzersizler yapmaları tavsiye edilir. Dokunma egzersizleri ile birlikte bu süreçte çiftin cinsel ilişkiye girmemesi de tedavinin ilerleyişi için tercih edilebilir.